KARANFİLLER ÇOKTAN ÖLDÜ
süt beyazı uykumuzu böler
iki satırlık adamların gölgesi
sen sabırsız bir düşü emzirirken koynunda
ben nice derin sulardan geçerim
tuz yanığı ciğerlerim
öfkem dişlerimde bir yanardağ ağzı
celladı kim bu düşün?
hangimiz kurban?
bir asi ezgidir dolaşır dilinde:
“sabaha kaç var?”/ yalan!
karanfiller çoktan öldü aptal!/ uyan!
Ah arsız dünya!
ruhumu sana sattım!
haydi, kal sağlıcakla
geçiyordum, uğradım
Özge SÖNMEZ
Güneşin kuşları
Güneş kuşlarıyız biz
Sabahı üfleriz dünyaya
Önden buyurun lutfen
Sakil ve şekilsiz kavganıza
Bizim davamiz başka
Dokunmayın neşemize
Gidip kendiniz ölün
Kirli ve asık suratlarınızla! Ö.S.
YOKUM BEN
yokum ben
ölü doğdum annemden, cesedimi yakın
silinsin tüm defterlerden kaydım
kuytularda coşan bir suya karıştım
akıyorum dünyalar kadar
yokum ben
kara darağaçlarında bir ömür sallandım
kurudum döküldüm savruldum
ilik sızlatan bir rüzgara kül oldum
uçuyorum dünyalar kadar
yokum ben
dilimi ölü bir şaire verdim
sezdim gördüm bildim
sözcükleri bir bir kurşuna dizdim
susuyorum dünyalar kadar
USTA BALIKÇI
dizlerinde sallayıp uyutsa beni zaman
unutsam ayrılığı, yolları, uzakları
öğrenmişken içine doğru uçmayı
düşlerimden vurulup düşmesem
usta bir balıkçısın sen!
yaralı ve gönüllü
düşmüşüm ağlarına
çırpınır çaylak yüreğim
sürgün sularına
ey uslanmaz balıkçı!
ya deli ol, sal beni!
ya deniz ol, sar beni!